XVII. Ulusal Sosyal Bilimler Kongresi, Ankara, Türkiye, 1 - 03 Şubat 2023, ss.319-320
Türkiye’de geçtiğimiz on beş yılda yükseköğretimin hızla kitleselleşmesi üniversite eğitimini nüfusun önemli bir bölümü için olanaklı hale getirirken eğitimin iş bulmada sağladığı avantajı ise büyük ölçüde göreceleştirdi. Toplumun geniş kesimlerince “beyaz yakalı” olmanın ve böylece “sınıf atlamanın” bir aracı olarak görülen üniversite, bugün bu işlevini önemli ölçüde yitirmiş durumda. 2022 yılı verilerine göre her on kişiden birinin bir yükseköğretim kurumuna öğrenci olarak kayıtlı olduğu Avrupa’nın en genç nüfusuna sahip ülkesi Türkiye’de, başta üniversite mezunları olmak üzere gençlerin işsizliği ülkenin en önemli sorunlarından biri olarak gösteriliyor. Hızla büyüyen bu soruna akademinin “ilgisi” de giderek büyüyor. Makroekonomik incelemelerin yanı sıra, beyaz yakalıların işsizlik deneyimlerine odaklanan çalışmaların sayısı da her geçen gün artıyor. Beyaz yakalı işsizlerin deneyimlerine odaklanan söz konusu literatürün izinden giden bu çalışma, iş ile işsizlik arasındaki ayrımın giderek silikleştiği esnek kapitalizmde işsizlik araştırmalarının “istihdamın dışındakilerle” sınırlandırılmasına dönük bir itirazla, zincir marketlerde çalışan üniversite mezunlarının iş(sizlik) deneyimlerini inceliyor. Ankara ve İstanbul’daki zincir marketlerde çalışan, üniversitelerin en az iki yıllık bir bölümünden mezun olmuş yirmi üç çalışan ile gerçekleştirilen derinlemesine görüşmelere dayanan çalışma, işsizlik araştırmalarının “eksik istihdam” başlığı altında ele alarak büyük ölçüde görmezden geldiği bu deneyimi, “istihdamın kıyısında” denebilecek eşikte bir deneyim olarak ele alıyor. Bu bakımdan, Türkiye’de adeta yükseköğretimin kitleselleşmesine paralel bir hızla “kitleselleşen” zincir marketlerdeki çalışma ilişkilerini, istihdamın yapısını ve sendikalaşmayı odağına alıyor.