Güney Kore’de Siyasi Partiler ve Kurumsallaşma


Kılıçdaroğlu K., ARSLANTAŞ D.

Mülkiye Dergisi, cilt.45, sa.3, ss.617-639, 2021

  • Yayın Türü: Makale
  • Cilt numarası: 45 Sayı: 3
  • Basım Tarihi: 2021
  • Dergi Adı: Mülkiye Dergisi
  • Derginin Tarandığı İndeksler: TR DİZİN (ULAKBİM)
  • Sayfa Sayıları: ss.617-639
  • TED Üniversitesi Adresli: Evet

Özet

Although 33 years have passed since the collapse of the military dictatorship in South Korea (1987), political parties are far from being institutionalized. While the democratic institutions have successfully been established in this period, political parties have remained exposed to the problems of organization, intra-party democracy, party-voter linkage, and party leadership. This makes the political parties the weakest institution in South Korea’s transition to democracy. This paper aims to explain the reasons for this situation by adopting Angelo Panebianco’s party institutionalization framework which relies on autonomy and systemness. According to Panebianco, autonomy refers to parties’ relations with external institutions such as civil society organizations and trade unions. Parties are autonomous as long as they act independently from these organizations. Systemness, on the other hand, refers to parties’ internal institutionalization such as the level of intra-party democracy, the type of party finance, and the party’s control over the organization. In this research, party institutionalization in South Korea is examined in two periods, namely the 3 Kim period (1987-2004) and the post-3 Kim period. In South Korean politics, three party leaders, Kim Daejung, Kim Young-sam, and Kim Jong-pil, came into prominence during the transition to democracy which is also known as the 3 Kim period. In this period, parties were successful in getting out of the sphere of influence of external actors (autonomy). Also, party leaders were able to control their parties without interruption yet they failed to fulfill the criterion of systemness such as organization, candidate nomination, and intra-party democracy. In the post-Kim period, significant steps have been taken in the way of party institutionalization. First, the parties’ autonomy is confronted with the increasing influence of non-governmental organizations. The developments in party organization, the strengthening of intra-party democracy, the horizontalization of the finance and member structure, on the other hand, have made the systemness criterion more relevant. To wrap up, based on the overview of the state-of-art as well as the data acquired from the public surveys, this study argues that systemness was weak and autonomy was strong in the first period while systemness strengthened and autonomy weakened in the second period. Güney Kore’de askeri diktatörlüğün 1987 yılında yıkılmasının ardından 33 yıl geçmiş olmasına rağmen siyasi partiler kurumsallaşmasını tamamlayamamıştır. Demokratik kurumlar başarılı bir şekilde inşa edilirken siyasi partiler örgütlenme, parti-içi demokrasi, parti-seçmen ilişkileri ve liderlik gibi konularda sıkıntı yaşamaktadır. Bu kapsamda, her ne kadar Güney Kore demokrasiye geçişte simge ülkelerden bir tanesi olarak kabul edilse de siyasi partiler ülkenin demokrasiye evrilmesinde en zayıf halkalardan biridir. Bu çalışma, Angelo Panebianco’nun parti kurumsallaşması teorisinin iki öğesinden (otonomi ve sistemlilik) faydalanarak, bu durumun nedenleri üzerindeki durmaktadır. Panebianco’ya göre, otonomi partinin sendikalar gibi dışsal kurumlarla olan ilişkisini tanımlar. Bu aktörler, sivil toplumdan meslek örgütlerine, sendikalardan sermayedarlara geniş bir kümeyi kapsamaktadır. Panebianco’ya göre, bir parti izleyeceği politikayı bu aktörlere göre şekillendirmiyor ve zımni de olsa bu aktörler üzerinde tahakküm kurabiliyorsa, kurumsallaşmıştır. Sistemlilik ise parti içi kurumsallaşmaya işaret eder. Homojen ve tutarlı bir yapı oluşturmak için partinin alt birimlerini kontrol edebildiği merkezi bürokrasiye sahip olması; taşra-merkez ilişkisinde parti içi demokrasiye uygun hiyerarşik bir yapı oluşturulması; tüm alt birimleri aynı şekilde örgütlenmesi; parti finansmanın düzenli ve çok çeşitli olması gerekmektedir. Güney Kore’de parti kurumsallaşması 3 Kim dönemi (1987-2004) ve 3 Kim sonrası dönem (2004-2018) olmak üzere iki dönemde incelenmektedir. Güney Kore siyasetinde, demokrasiye geçiş sürecinde partilerden ziyade liderlerin ön plana çıktığı görülmüştür. Özellikle demokrasiye geçiş sürecinin liderleri Kim Dae-jung, Kim Young-sam ve Kim Jong-pil’in siyasette artan popülaritesinden dolayı bu döneme ‘3 Kim dönemi’ denilmektedir. 3 Kim döneminde sivil toplum kuruluşlarının görünürlüğü ve siyasetteki etkisi artarken siyasi partiler söz konusu sivil toplum kuruluşlarından bağımsız hareket etmiş, kurumsallaşmanın otonomi boyutunda başarılı olmuşlardır. Liderler partileri üzerinde hâkimiyet kurmayı başarmış fakat örgütlenme, iç işleyiş, adaylık ve parti-içi demokrasi gibi (sistemlilik) kriterlerde sınıfta kalmıştır. 3 Kim sonrası dönemde ise sivil toplum kuruluşlarının etkisinin artması partilerin otonomilerini azaltırken örgütlenme ve parti-içi demokraside önemli gelişmeler yaşanmış, liderler güç kaybederken partilerin finansman ve üye yapısının yataylaşması sistemliliği arttırmıştır. Özetle, bu çalışmada mevcut literatürün analizinden ve kamuoyu yoklama verilerinden hareketle, ilk dönemde otonominin güçlü ama sistemliliğin zayıf olduğu, ikinci dönemde ise sistemlilik güçlenirken otonominin zayıfladığı ifade edilmiştir.