Sosyoloji Araştırmaları Dergisi, cilt.26, sa.1, ss.61-81, 2023 (Hakemli Dergi)
Ebeveynlerinden hiçbiri üniversite düzeyinde eğitim derecesine sahip olmayan öğrenciler birinci nesil üniversite öğrencileridir. Bu çalışmada, bu öğrenci grubunun COVID-19 salgını sürecindeki deneyimleri anlaşılmaya çalışılacaktır. COVID-19 salgını; sosyal, kültürel, ekonomik ve siyasal yaşamı derinden etkileyen dünyanın daha önce deneyimlemediği küresel bir süreçtir. Etkilediği alanlar ve güçlüklerle farklı grupların, özellikle dezavantajlı grupların daha olumsuz bir biçimde etkilendiği yapılan çalışmalarla ortaya çıkmıştır. Salgından etkilenen en önemli demografik gruplardan biri de gençlerdir. Eğitim sürecinin içinde olan gençler, “evde kalma” politikasıyla yüz yüze eğitimden uzaktan/çevrimiçi eğitime geçmek zorunda kalmıştır. Bu geçiş, kendi içlerindeki eşitsizliklerin daha şiddetli biçimde görünür olmasına ve yeniden üretilmesine neden olmuştur. Uluslararası çalışmalarda, birinci nesil üniversite öğrencilerinin, dezavantajlı bir grup olduğu belirtilmektedir. Bu çalışmada ise, Türkiye’deki üniversite öğrencilerin dörtte üçünü oluşturan bu öğrenci grubunun salgın sürecindeki deneyim örüntülerinin anlaşılması amacıyla, 14 öğrenciyle gerçekleştirilen yarı-yapılandırılmış mülâkatlar tematik analiz yöntemiyle değerlendirilmiş ve dört ana tema ortaya çıkmıştır: ekonomik zorluklar, çevrimiçi eğitim, aile yanına geri dönme ve arkadaşlık ilişkileri. Bu temalar çerçevesinde yaşanan tüm güçlükler onların eğitime katılımlarına etki etmekte ve mezuniyet sonrası yaşamları için sorun oluşturma potansiyeline sahip görünmektedir. Bu nedenle, salgın dönemindeki deneyimlerden de anlaşıldığı üzere, yukarı sosyal hareketlilik için üniversitelerin sağladığı her türlü olanak birinci nesil öğrenciler için çok değerlidir. Öyleyse, kurumların onların ihtiyaçlarına yönelik politikalar üretmeleri, akademik, sosyal ve kültürel sermayeleri için yatırım yapmaları hem bireysel hem de ulusal düzeydeki refahın artmasına katkı sağlayacaktır.