1990’lardan Günümüze Çin’de Meşruiyet ve Demokrasi Tartışmaları


Demir E.

Mülkiye Dergisi, cilt.45, sa.4, ss.848-877, 2021 (Hakemli Dergi)

  • Yayın Türü: Makale / Tam Makale
  • Cilt numarası: 45 Sayı: 4
  • Basım Tarihi: 2021
  • Dergi Adı: Mülkiye Dergisi
  • Derginin Tarandığı İndeksler: TR DİZİN (ULAKBİM)
  • Sayfa Sayıları: ss.848-877
  • TED Üniversitesi Adresli: Evet

Özet

Çin düşünce dünyasında bir bütün olarak Mao Zedong sonrası dönemde, özellikle de 1989 Tiananmen olaylarını izleyen 1990’lı yıllarda bir Rönesans yaşanmıştır. Bu dönemde bir yandan liberalizm, eleştirel sosyalizm, Yeni Konfüçyüsçülük ve milliyetçilik gibi yeni düşünce akımları ortaya çıkar ve bunlar Çinli aydınlar arasında hızla yayılırken, bir yandan da devlet ve Çin Komünist Partisi (ÇKP) ile Çinli aydınlar arasındaki ilişki büyük bir dönüşüme uğramıştır. Bu süreçte ÇKP’nin bilgi üretimi üzerinde Maocu dönemde kurduğu egemenlik önemli ölçüde zayıflamıştır. Günümüzde devlet ile Parti, fikir üretimini ve entelijansiyayı denetim altında tutma yetilerini tamamıyla kaybetmemişse de onları yönlendirmekle yetinmek durumundadır. Çin, akademik yazında ağırlıklı olarak otoriter bir tek parti sistemi olarak ele alınmaktadır. Bu durum, Çin iç siyaseti ve entelektüel bilgi üretimindeki çok sesliliğin gözden kaçırılmasına ve ülkenin iç siyasi meselelerde tek sesmiş gibi algılanmasına yol açmaktadır. Halbuki Çinli aydınlar, özellikle 1990’lardan itibaren ülkenin ekonomik, siyasi ve toplumsal meseleleri ile ilgili yoğun bir tartışma içine girmiştir. Dünya düzenine ve Çin yönetim sistemine yönelik farklı yaklaşımlara sahip düşünce akımlarına mensup Çinli aydınlar, bir yandan diğer düşünce akımlarına mensup aydınlar ile düşünce üretimini denetim altına almak ve devletin karar alma mekanizmalarını etkilemek için mücadele halindeyken bir yandan da kendi aralarında görüş farklılıkları yaşamaktadır. Bu çalışma, Çin düşün dünyasında 1990’lardan bu yana önemli bir yere sahip üç farklı düşünce akımı olan liberalizm, eleştirel sosyalizm ve Yeni Konfüçyüsçülüğe mensup Çinli aydınların mevcut sistemin meşruiyeti ve demokrasi kavramı üzerine yaptıkları tartışmaları ele almaktadır. Böylelikle çalışma, Çin entelijansiyasının ülkelerinin üç bin yıllık fikir dünyasından ve yönetim deneyiminden yararlanarak geliştirdikleri demokrasi ve meşruiyet kavramlarını inceleyerek Çin’in sahip olduğu canlı siyasi ve entelektüel tartışma ortamını gözler önüne sermeyi amaçlamaktadır. Diğer bir deyişle çalışma, günümüz Çin’inde aydın sınıfının tek parti sistemine boyun eğmek yerine bu sistemi olumlu ve olumsuz yönleri ile hararetli bir biçimde, zaman zaman rejime karşı çıkan fikirler geliştirerek tartıştığını ortaya koymaktadır. Ne var ki bu tartışmalarda öne sürülen fikirler ancak ÇKP’nin izin verdiği ölçüde etkili olabilmekte, öne çıkarılan fikirler de Parti tarafından hem rejimin hem de politikaların meşruiyetini sağlamakta kullanılmaktadır. Başka bir deyişle Çinli entelektüeller, farklı görüşler öne sürerek bilgi üretimine katkıda bulunsalar da bu fikirlerin politika yapım süreçleri üzerindeki etkisi Çin Komünist Partisi tarafından belirlenmektedir.

Çin düşünce dünyasında bir bütün olarak Mao Zedong sonrası dönemde, özellikle de 1989 Tiananmen olaylarını izleyen 1990’lı yıllarda bir Rönesans yaşanmıştır. Bu dönemde bir yandan liberalizm, eleştirel sosyalizm, Yeni Konfüçyüsçülük ve milliyetçilik gibi yeni düşünce akımları ortaya çıkar ve bunlar Çinli aydınlar arasında hızla yayılırken, bir yandan da devlet ve Çin Komünist Partisi (ÇKP) ile Çinli aydınlar arasındaki ilişki büyük bir dönüşüme uğramıştır. Bu süreçte ÇKP’nin bilgi üretimi üzerinde Maocu dönemde kurduğu egemenlik önemli ölçüde zayıflamıştır. Günümüzde devlet ile Parti, fikir üretimini ve entelijansiyayı denetim altında tutma yetilerini tamamıyla kaybetmemişse de onları yönlendirmekle yetinmek durumundadır. Çin, akademik yazında ağırlıklı olarak otoriter bir tek parti sistemi olarak ele alınmaktadır. Bu durum, Çin iç siyaseti ve entelektüel bilgi üretimindeki çok sesliliğin gözden kaçırılmasına ve ülkenin iç siyasi meselelerde tek sesmiş gibi algılanmasına yol açmaktadır. Halbuki Çinli aydınlar, özellikle 1990’lardan itibaren ülkenin ekonomik, siyasi ve toplumsal meseleleri ile ilgili yoğun bir tartışma içine girmiştir. Dünya düzenine ve Çin yönetim sistemine yönelik farklı yaklaşımlara sahip düşünce akımlarına mensup Çinli aydınlar, bir yandan diğer düşünce akımlarına mensup aydınlar ile düşünce üretimini denetim altına almak ve devletin karar alma mekanizmalarını etkilemek için mücadele halindeyken bir yandan da kendi aralarında görüş farklılıkları yaşamaktadır. Bu çalışma, Çin düşün dünyasında 1990’lardan bu yana önemli bir yere sahip üç farklı düşünce akımı olan liberalizm, eleştirel sosyalizm ve Yeni Konfüçyüsçülüğe mensup Çinli aydınların mevcut sistemin meşruiyeti ve demokrasi kavramı üzerine yaptıkları tartışmaları ele almaktadır. Böylelikle çalışma, Çin entelijansiyasının ülkelerinin üç bin yıllık fikir dünyasından ve yönetim deneyiminden yararlanarak geliştirdikleri demokrasi ve meşruiyet kavramlarını inceleyerek Çin’in sahip olduğu canlı siyasi ve entelektüel tartışma ortamını gözler önüne sermeyi amaçlamaktadır. Diğer bir deyişle çalışma, günümüz Çin’inde aydın sınıfının tek parti sistemine boyun eğmek yerine bu sistemi olumlu ve olumsuz yönleri ile hararetli bir biçimde, zaman zaman rejime karşı çıkan fikirler geliştirerek tartıştığını ortaya koymaktadır. Ne var ki bu tartışmalarda öne sürülen fikirler ancak ÇKP’nin izin verdiği ölçüde etkili olabilmekte, öne çıkarılan fikirler de Parti tarafından hem rejimin hem de politikaların meşruiyetini sağlamakta kullanılmaktadır. Başka bir deyişle Çinli entelektüeller, farklı görüşler öne sürerek bilgi üretimine katkıda bulunsalar da bu fikirlerin politika yapım süreçleri üzerindeki etkisi Çin Komünist Partisi tarafından belirlenmektedir.