The Bauhaus school, founded in the early 20th century by Walter Gropius, became a leading institution for art, design, and architectural education. Gropius' vision emphasized abolishing the distinctions between different branches of art & design, and between artists & craftsmen. This holistic approach was encapsulated also in the school's curriculum, which sought to integrate arts, crafts, and industry. Central to Bauhaus education was the Preliminary Course (Vorkurs), which was compulsory for all students regardless of their discipline. This course laid the foundation for further education and was known for its inclusivity and the influence of several unconventional and innovative masters, including Johannes Itten, László Moholy-Nagy, and Josef Albers. Each of these instructors brought distinct teaching methods and philosophies, contributing to the dynamic and evolving nature of the course. Vorkurs underwent significant changes throughout Bauhaus's 14-year history, reflecting the varying pedagogical approaches of its masters and the political and social changes of the era. As a result, the course cannot be seen as a static entity but rather as a series of diverse and sometimes inconsistent pedagogical experiments. This article examines the transformations and inconsistencies of Vorkurs by comparing the approaches of Itten, Moholy-Nagy, and Albers. It argues that the course should not be understood as a single, cohesive course but rather as a reflection of the diverse and evolving educational philosophies of its instructors. By focusing on these differences, the article aims to discuss the changing definitions and ideals of individual creativity and traits, which are still major topics of discussion within contemporary design education.
Walter Gropius tarafından 20.yy’ın başlarında kurulan Bauhaus okulu, sanat, tasarım ve mimarlık eğitiminde öncü bir kurumdur. Gropius’un vizyonu, sanat ve tasarımın farklı dalları ile sanatçılar ve zanaatkârlar arasındaki ayrımları ortadan kaldırmayı amaçlamaktaydı. Bu bütüncül yaklaşım, sanatlar, zanaatlar ve endüstriyi entegre etmeyi amaçlayan okulun müfredatında da somutlaşmıştı. Bauhaus eğitiminin merkezinde, disiplinden bağımsız olarak tüm öğrenciler için zorunlu olan Tasarıma Hazırlık (Vorkurs) yer almaktaydı. Bauhaus’daki eğitimin temelini oluşturan bu ders, kapsayıcılığı ve barındırdığı pek çok alışılmadık ve yenilikçi eğitim yaklaşımları sayesinde tanınıyordu. Bauhaus tarihinde eğitmenlerin her birinin, dersin dinamik doğasına katkıda bulunduğu ve geliştirdikleri farklı öğretim yöntemleri ve felsefeleri ile zengin bir ortamın kurulmasına katkı sağladıkları bir gerçektir. Vorkurs, tarihi boyunca önemli kırılmalar yaşamış ve bu, eğitmenlerinin değişen pedagojik yaklaşımlarını ve dönemin politik ve sosyal değişimlerini yansıtmıştır. Buradan hareketle, bu ders tekil bir yaklaşımın ürünü olarak değil, çeşitli ve bazen tutarsız pedagojik deneyler serisi olarak tartışılması gereken bir olgudur. Makale, Itten, Moholy-Nagy ve Albers'in yaklaşımlarını karşılaştırarak Vorkurs’un geçirdiği dönüşümleri ve kendi içindeki tutarsızlıklarını inceleme altına almayı hedeflerken, Vorkurs'u tutarlı bir tanım üzerinden incelemenin imkansızlığını vurgular. Tasarıma hazırlık dersi olarak gelişen dersin, sabit bir tutarlılığın aksine eğitmenlerinin çeşitli ve gelişen eğitim felsefelerinin bir yansıması olarak sürekli değişen yapısı üzerinden değerlendirilmesi gerektiğini savunur. Bu farklılıklara odaklanarak, bireysel yaratıcılık ve tasarım becerilerinin değişen tanımlarını ve ideallerini tartışmayı amaçlar; ki bu, çağdaş tasarım eğitimi için de hala önemli tartışma konularından biridir.