1. Ulusal Sinema ve Felsefe Sempozyumu, İstanbul, Türkiye, 23 - 25 Kasım 2018, ss.5
Agnes Varda sinemasının ayırt edici niteliklerinden biri, filmlerinin seyri
esnasında ve sonrasında (sinema salonundan ayrıldıktan hemen sonra
ve ilerleyen zamanlarda filmi her hatırladıkça) seyircisine yaşam gücü
vermesidir. Bu tebliğde, Varda belgesellerinin yaşam gücünü artırma
niteliğinin kaynakları aranacaktır.
Bu kaynaklardan ilki, Agnes Varda’nın karşılaşmalara ve diyaloğa açıklığı olarak ortaya konacaktır. Varda, belgeselleri yol filmleridir. Varda
yola çıktığı her belgeselinde, karşılaşmalara ve diyaloğa açık kalır. Bir
hikaye anlatıcısı olarak, diyaloglar içinde anlatılarını derler. Her bir sosyal aktörle yaşadığı karşılaşmada kendini de gözden geçirir. Karşılaştığı
sosyal aktörün anlatılarını, kendi bedeni, düşünceleri, duyguları üzerinden geçirir. Özdüşünümsel bir yaklaşımla ilişki kurar sosyal aktörlerle.
Özdüşünümsellik içinde kendini aşındırarak kurgular filmlerini. “Öznel
belgeseller” yapar.
İkinci bir kaynak, Varda’nın yaşlanma ve ölümle ilişkisi üzerinden tartışılabilir. Varda, yaşamın akışı, zamanın etkisi, ölümün gelişini kendini (düşünceleri, duyguları ve bedeni ile) filmine dahil ederek ele alır.
1970’lerde kadın video sanatçıların video kamerayı bedenlerine çevirerek, bedenlerini ve kadınlığı anlamaya/anlatmaya çalıştıkları işlerin devamı niteliğinde, yaşlanan bir kadın sanatçı olarak kamerasını kendine,
bedenine, özellikle ellerine çevirir. Yaşlanmayı aktarır, ölümü bekleyişini
anlatır.
Üçüncü kaynak Varda’nın eserlerinin “açık” olmasıdır. Umberto Eco’nun
“açık eser” kavramsallaştırmasına uygun sanat eserleridir Varda’nın
filmleri.