3. Ulusal Sinema ve Felsefe Sempozyumu, Ankara, Türkiye, 4 - 06 Aralık 2020, ss.58
mge toplayıcısı bir kadın sinemacı olarak Agnes Varda, 2000 yılında yaptığı Artık Toplayıcılar ve Ben (Les Glaneurs et la glaneuse) filmiyle, dijital videonun olanaklılıklarını kullanmaya başlar. 1970’li yıllardaki kadın sanatçıların feminist bir tavırla kendi bedenlerinin imgelerini yeniden üretmek üzere analog video kameraları kullanmalarının uzantısında, dijital video kamerayı kendi bedenine çevirir. Özellikle de yaşlanmasının izlerini belirgin biçimde gösteren ellerine ve saçlarına çevirdiği kamerayla, yaşamın akışı, zamanın yıpratıcı etkisi ve ölümün yaklaşması üzerine düşüncelerini ve duygularını gözden geçirir, ifade eder. Daha sonraki işlerinde de (bu dönemde, belgesel ve deneme filmlerin yanı sıra enstalasyonlar da üretir) dijital videonun olanaklılıklarından faydalanmayı sürdüren Varda, bu işlerinde kendisini, bedenini ve belleğini yeni biçimlerde inşa eder. Onun ellerinde dijital video bir düşünce ve duygulanım aygıtına dönüşür. Varda’nın sinemasındaki dijital dönüş, sineyazı (cinecriture) adını verdiği analog sinema yapma biçimini bir videoyazıya haline getirir. İşte bu sunuşta/yazıda, tam da bu savın üstüne gitmek için, Varda’nın 2000 yılı sonrası ürettiği otobiyografik belgesellerini ele alacağım. Amacım, bu otobiyografik belgeseller üzerinden, Varda’nın kendisini, bedenini ve belleğini dijital videonun olanaklılıklarıyla nasıl yeniden kurduğunu ortaya koymak olacak.
Anahtar sözcükler: Varda, dijital video, olanaklılık, sineyazı, duygulanım.