Belgesel Sinemanın Minör Alt-Türü Olarak Deneme Filme Yerli Bir Örnek: “Parçalar”


OCAK E.

5. ULUSLARARASI SİNEMA VE FELSEFE SEMPOZYUMU, Ankara, Türkiye, 9 - 11 Aralık 2022

  • Yayın Türü: Bildiri / Özet Bildiri
  • Basıldığı Şehir: Ankara
  • Basıldığı Ülke: Türkiye
  • TED Üniversitesi Adresli: Evet

Özet

Hans Richter 1940 yılında deneme filmi belgesel sinemanın yeni bir tipi olarak tanımlar. İlgili literatürde, deneme filmin köken örnekleri 1940 yılı öncesine götürülürken, zaman içinde kendini denemeci olarak gören sinemacıların sayısı artar. Deneme filme dair akademik ilgi ve literatürün genişlemesi ise ancak 1990’lı yıllardan itibaren gerçekleşir. Onu tanımlayan temel nitelikleri nedeniyle, deneme film, belgesel sinemanın minör bir alt türü olma özelliğini hep korur. Hem belgesel sinemacılar hem de sinema çalışmaları ve film analizi/eleştirisi alanlarında çalışanlar arasında az sayıda kişi bu marjinal türle ilgilenir. Aslında, sinemaya düşkün herkes (Chris Marker’ın “Güneşsiz” (1983) filmi gibi) deneme filmin en iyi örneklerini bilir ve takdir eder. Öte yandan deneme filmi belgeselin minör bir alt türü olarak tanımlamamızı sağlayan nitelikleri nedeniyle olsa gerek, ona belli bir mesafede kalınır. Bu tebliğde, deneme filme yerli bir örnek olarak, Rojda Akbayır’n yönetmenliğini yaptığı, Ender Yeşildağ’ın yapımcısı olduğu, İstanbul Uluslararası Film Festivali’nde en iyi belgesel ödülünü almış, “Parçalar” (2018) filmi ele alınacaktır. Parçalar filmi, yönetmenin kişisel tarihiyle bir hesaplaşma iken, buna koşut olarak, seyircisini Türkiye’nin yakın siyasi tarihiyle yüzleştirir. Temel izlekleri aile bağları, göç ve sürgün olan bu deneme film örneği, yönetmenin düşünce ve duygularının ayrıştırılamaz biçimde birbirine sarmalandığı bir duygulanım sinemasıdır. Bu tebliğin amacı, “Parçalar” filmini belgesel sinema içinde minör kılan temel deneme film nitelikleri üzerinden tartışmak olacaktır. Bu niteliklerin ilki, filmin adında da açık edildiği gibi, parçalarla işlemesidir. Belgesel sinemadan beklenen neden sonuç ilişkilerinden oluşan bütünlüklü bir yapı kurmak yerine, yönetmenin yaşamının doğrusal-olmayan akışındaki parçalar olumsal bir dizilimle seyirciye sunulur. Bu parçalarla ne yapacağı, bunlardan nasıl bir sonuca varacağı seyircinin meselesidir. Özdüşünümsel bu parçalar ile film bir nihayete varmaz, açık kalır. Bu radikal biçimde öznel film, seyircinin nesnel hakikat kaynağı olarak gördüğü belgesel sinema içinde nasıl konumlandırılabilir?

Anahtar Kelimeler: Deneme film, minör sinema, minör edebiyat, belgesel, Parçalar